Neil Robertson, yine Steve Davis'in kâbusu olmaya devam ediyor. Steve Davis de geçen sene Neil karşısındaki başarısızlığını düzeltmiş, hatta şimdilik %100 ilerleme kaydetmiş gibi görünüyor. Geçen sene ilk turda 10-2 kaybetmişti, bu sene son durum 12-4. Maçı izlerken fark ettiğim en ilginç ayrıntı, Steve Davis'in masayı harika hale getirip, tam frame'i alacakken, kritik bir hata yaparak masayı Neil'e devretmesiydi. Oynanan 16 frame'in en az 7-8 tanesi böyle oldu, Davis 40, 45, 50 sayı aldıktan sonra acayip ve kritik bir hatayla masayı Neil'e bıraktı, Neil de bu teklifleri geri çevirmedi. Bu maçın en ilginç yanı, Neil'in işi bugüne bırakmak istememesi, ama bunu bir türlü becerememesiydi. (Neil 13 olsa, Davis elenecek, Neil yarı finale çıkacaktı, durumsa 12-4.) Hele durum 12-2 iken Neil'in kaçırdığı bir kırmızı vardı ki akıllara zarar. Neil-Davis maçının bitişi bugüne kaldı, belki de Neil sadece 1 frame için üstünü giyinip masa başına gelecek. Zor ve çetrefilli iş. Neil bu turu geçer, Davis geçerse, bahis şirketleri batar...
Neil-Davis maçı devam ederken, maç çabucak bitse de yayın yandaki masaya geçse dedim kendi kendime. Sebep; yanda Mark Allen-Graeme Dott çekişmesi. 4-0'dan geri gelen Dott, maı 8-8'e getirdi, pes etmeyeceğini, formsuz olmasına rağmen bu turnuvada başarılı olabileceğini gösterdi. Neil-Davis maçına göre çok daha heyecanlı bir maç olduğu kesin. Maçın son seansı Çarşamba günü 12:00'de başlayacak. Gönlüm, babamın hep sempati duyduğu oyuncu olan Dott'tan yana. "Pistol" Mark Allen'a kanım bir türlü ısınamadı...
Mark Selby-Ronnie O'Sullivan maçının ilk seansını soluksuz izledim. 35 dakika süren ilk frame sonrası, Ronnie de izleyiciler de çok sıkıldı. Roket'in canı sıkıldı, diğer frameleri fazla uzun tutmamaya çalıştı, zaman zaman muhabirlerin yanına oturdu can sıkıntısını gidermek için, zaman zaman tırnaklarını yedi, ama bu kadar sıkılmış olmasına rağmen de maçtan kopmadı; ilk seans 4-4 bitti. Çok ortada maç.
İşte hakkında hiçbir fikrimin olmadığı, hiçbir frameinin bir anını bile izlemediğim bir maç, bir eşleşme: Shaun Murphy-Ali Carter. Shaun 5-3 önde, ama oyuncuların performansları hakkında hiçbir fikrim yok. İkisinin de hiçbir maçını izleme fırsatım olmadı turnuva boyunca.
Güncel haliyle : 2010 Dünya Kupası'nın fikstürü
Neil-Davis maçı devam ederken, maç çabucak bitse de yayın yandaki masaya geçse dedim kendi kendime. Sebep; yanda Mark Allen-Graeme Dott çekişmesi. 4-0'dan geri gelen Dott, maı 8-8'e getirdi, pes etmeyeceğini, formsuz olmasına rağmen bu turnuvada başarılı olabileceğini gösterdi. Neil-Davis maçına göre çok daha heyecanlı bir maç olduğu kesin. Maçın son seansı Çarşamba günü 12:00'de başlayacak. Gönlüm, babamın hep sempati duyduğu oyuncu olan Dott'tan yana. "Pistol" Mark Allen'a kanım bir türlü ısınamadı...
Mark Selby-Ronnie O'Sullivan maçının ilk seansını soluksuz izledim. 35 dakika süren ilk frame sonrası, Ronnie de izleyiciler de çok sıkıldı. Roket'in canı sıkıldı, diğer frameleri fazla uzun tutmamaya çalıştı, zaman zaman muhabirlerin yanına oturdu can sıkıntısını gidermek için, zaman zaman tırnaklarını yedi, ama bu kadar sıkılmış olmasına rağmen de maçtan kopmadı; ilk seans 4-4 bitti. Çok ortada maç.
İşte hakkında hiçbir fikrimin olmadığı, hiçbir frameinin bir anını bile izlemediğim bir maç, bir eşleşme: Shaun Murphy-Ali Carter. Shaun 5-3 önde, ama oyuncuların performansları hakkında hiçbir fikrim yok. İkisinin de hiçbir maçını izleme fırsatım olmadı turnuva boyunca.
Güncel haliyle : 2010 Dünya Kupası'nın fikstürü
ilker AVCI
28 Nisan 2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder