23 Nisan tatilini Altınoluk'ta değerlendirdik, sonra tıpış tıpış yuvamıza döndük. Eğlence iyiydi, güzeldi, hoştu da her yıl beklediğim Snooker Dünya Şampiyonası'nın da önemli maçlarından birkaçını kaçırdım. Olur böyle şeyler diyerek, fikstürden, çeyrek final mücadelelerini değerlendirmek isterim. (Sakın tutmayın beni...)

- İlk maç; Steve Davis ile Neil Robertson arasında. Steve Davis, John Higgins'i eleyerek bence büyük bir sürprize imza atmış halde. Hatta turnuvanın sürprizlerinden en beklenmediği bile olabilir. Bu maçın Steve Davis için bir önemi de, geçen sene Neil'e ilk turda 10-2 gibi facia bir sonuçla elenmiş olmasının rövanşını alma fırsatının eline geçmesi. Rakibi Neil'in hiçbir maçını izleme fırsatım olmadı ne yazık ki. Neil hakkında tek bildiğim, Martin Gould'u 10-5'ten gelerek yendiği, mental olarak turnuvaya çok iyi hazırlandığı, ve bu geri dönüş sayesinde de psikolojik olarak kendine özgüven dopingi yaptığı. Modern snookerın en önemli isimlerinden ve maça da geçen seneki ezici skorun getirdiği psikolojik rahatlık ve üstünlükle çıkacak olan Neil'le, 80'lere damasını vuran Steve ustanın mücadelesini dört gözle bekliyorum.

- Bir diğer maç, Graeme Dott ile Mark Allen arasında olacakmış. İlk turda Ebdon ile oynadığı maçı izlemiş biri olarak, (elbette 2. tur maçını izleyemedim) Dott'un kupayı kaldıramayacağını tahmin ediyorum. Bu turdan her kim çıkarsa çıksın, yarı finaldeki rakibine elenecektir.

- Bugün akşam saatlerinde, Mark Williams - Ronnie O'Sullivan maçını izlerken, Roket'i Mark durdurabilir mi acaba diye düşünüyordum. Olmadı, Roket fazla havalandı, Mark onu tutamadı. Ronnie bu turnuvaya çok iyi hazırlanmış. A+'lık bir oyun sergiliyor, B+'lık bir oyun sergilese bile, onu durdurmanın ne kadar zor olduğu anlatmaya gerek bile yok. Çeyrek finalde, henüz rakibi belli olmasa da, (Mark Selby - Steven Hendry maçının galibi rakibi olacak), en büyük favori Ronnie'dir. Adam oynuyo arkadaş!
ilker AVCI
26 Nisan 2010

Hiç yorum yok: