Motosiklet üzerine

Uzun zaman bisiklete bindim. İki tekerler nedir, az çok bilirim. Şu yaşıma kadar, (1982 doğumluyum) ne zaman yoldan geçen büyük bir enduro görsem, özellikle de bmw olanını, döner bakardım gözden kayboluncaya kadar. Ama hiçbir zaman kendimi bir motosiklet tutkunu olarak tanımlamadım. Para da yok zaten alacak, erteleyip durdum bu hevesimi.

Yaş oldu 32. Bir gün kafama esti, dedim şunun bir eğitimini alayım. BMW Rider Academy var Seyrantepe stadında, orada 1 günlük bir eğitim. Yarım gün scooter (Vespa), yarım gün vitesli Honda CBF 125 (kuryelerin motosikletinden) kullandırtıyorlar. Son yarım saatte de, gün içindeki performansınıza bağlı olarak, bmw f 650 GS. O BMW'nin üzerine bindiğimde aldığım hazzı tarif edemem. O an karar verdim bu işi yapmaya. Eğer motor alırsan stadyumda bırakır, hafta sonları gelir çalışırsın dedi hoca, tamam dedim.

Sahibinden'de araştırmalara başladım hemen. Hayalimdeki tek marka, tek motoru arıyorum; BMW F650 GS. Sağ olsun, yılların motorcusu patronum yardımcı oldu, aldım bir tane. 2006 model, 50.000 küsur kilometrede. İlk motorum bu oldu, halen de budur. Motor gücü, büyüklük, ağırlık bakımından ilk motosiklet için doğru tercih olmayabilir ama pişman değilim. Patronla gittik monttur, kasktır aldık. O arada kurstan hocayı aradım, motoru aldım dedim, bırak buraya dedi, dedi ama, ben kullanmayı bilmiyorum ki. Bindirdim patronu motorun üzerine, gönderdim motoru stada. Günlerden perşembeydi, (hatta tam tarih de vereyim, 5 Eylül 2013) nasıl bekliyorum cumartesi olmasını. Cumartesi geldi sonunda, atladım motorun üzerine. Yaklaşık 1 ay kapalı alanda çalıştım. Ekim 2013 başında ilk kez trafiğe çıktım patronumun eskortluğu ile. Ben arkadan geleyim, trafikte sana çok yaklaşmasınlar, gerilmeyesin dedi.

Neyse işte, gel zaman git zaman, 1 yıldır üzerindeyim. 1 yılda yaklaşık 12.000 km yaptım. Yaklaşık 10 tane artçım oldu. Şehirlerarası yollar, şehiriçi yollar, gece sürüşleri, yağmurda sürüşler, 1 yılda her mevsimde yapılabilecek her şeyi yaptım. Birçok eğitime gittim. İnanılmaz haz aldım. Geç kalmışım dedim sürekli.

İşin keyif boyutunu anladık da, tehlikesi ne olacak diyenlere. Ben 1 yılda ve 12.000 km'de hiçbir tehlike atlatmadım, hatta tehlikenin yanından geçmedim. Ama şunu da belirtmek isterim; ne olursa olsun tam takım yola çıkan biriyim, 100 metre bile gidecek olsam kaskımı, dizliğimi, belliğimi takar, montumu giyerim. Bununla birlikte, sakin mizaçlı, canı tatlı, bazen paranoya derecesinde dikkatli süren ve en önemlisi, motosiklete keyif için binen biriyim. Her türlü eğitimde bütün eğitmenler hep şunu söylediler; gereksiz riskleri almayın. Bu lafın çok doğru bir laf olduğunu trafikte anlıyorsunuz. Sıfır risk, maksimum dikkat ve tam donanım üçlüsü bir araya gelirse, kaza geçirme ihtimaliniz neredeyse sıfır. Motosikletime binen bütün artçılarım, sürüşümden çok memnun kaldı, güvenli sürdüğümü söylediler.

Bu işe heves ediyorsanız, ama korkularınız varsa, yenin korkularınızı. Gidip alın bir motosiklet. Ama lütfen ama lütfen, bunları yapmadan önce, dönüp aynaya bakın. Ben nasıl biriyim, nasıl sürerim bu aleti sorusuna net bir cevabınız olsun. Ben motosiklet almaya karar verdiğimi, bana yardımcı olsun diye patronuma söylediğimde, hemen al deyip araştırmalara benden önce başlamıştı ama aynı talep 22 yaşındaki tam deli çağında bulunan ofis çalışanımızdan gelince, hadi len ordan demişti. Neden; çünkü o adamın sürat yapıp kaza geçireceği gerçeği, benim bunları yapmama oranla çok daha fazla. Bu aletten, sakin kullandığınız, dikkatli kullandığınız, tam donanımlı kullandığınız, kafanız dağınıkken kullanmadığınız sürece hiçbir zarar gelmez.

Son söz olarak; bir motosiklet ile motosiklet olmayan bir araç bir kazaya karışırsa, kabahat hep motosikletlidedir, bunu unutmayın. Sebebi, motosikletli her durumda suçlu olduğu için değil, yeterince dikkatli olmadıığı için. Alın motosikletinizi, dikkatli, temkinli, donanımlı, sakin şekilde keyfini çıkara çıkara tatlı tatlı sürün abicim.

ilker AVCI
9 Eylül 2014

Hiç yorum yok: