Günlerden Cuma, ve sonunda sabah 7'de uyanıp, 8:10 civarı Şişli Emniyet Müdürlüğü'ne gidebildim. Bu mazoşistçe eyleminin sebebi haftalardır başvuru yapmaya üşendiğim ehliyet. Tam üç gündür elim boş dönünce, sabahın köründe gitmemin en akıllıca hareket olacağını düşündüm, kalktım gittim sabah 8'de. Yalnız değilmişim elbette, sıra numarası olarak, 8:10'da alınmış bir numaraya göre çok ileride bir numaram oldu ve elbette değişik insanlarla bir arada olunca yapılabilecek tek bir şey kalıyor; gözlem.
8:30 civarı, sonradan adının Mustafa olduğunu öğrendiğim bir adam yanıma yanaştı, hani hep olur ya bu tip sıralarda, birisiyle numara muhabbeti yapmaya başlarsın, sonra muhabbet akar gider, aynen öyle oldu işte. Adamı, patronu, sıra numarası almaya göndermiş 7:30'da, adam da numaratör açılır açılmaz 15 numarayı alabilmiş anca. İlerleyen zamanda, patron gelmediği için adam başka numaralar almak zorunda kaldı. "Anasını bilmem naaptığımın patronu, gelmez ki vaktinde, şimdi gelecek, niye bu kadar ötede bir numara aldın?" diye fırçalayacak diye dert yandı. Elemanla konuşmaya devam. Ben ehliyet olayımdan bahsediyorum, o patronun ekâbirliğinden.
Biz böyle konuşurken yanımıza üçüncü bir adam yanaştı. Bu üçüncü adam da milletin elinde daha küçük numara varsa onları topluyor, (bazıları bu numara gelmez deyip pes ettiği için), sıranın bir an önce kendine gelebileceğini sanıyor. Adamın eli numara dolu ama, 8-10 tane rahat var.
Bu arada, bu tip ortamların olmazsa olmazları, havalı ve güzel iş kadınları. Cep telefonundan, hattın diğer ucundaki arkadaşına sesleniyor : "Ay şekerim Taksim'de bir trafik vardı, yola da erken çıkmıştım ama anca 9'da gelebildim, kuyruk yine almış başını yürümüş. Ne olacak bu böyle bilmiyorum valla. Sen şu yazıyı gazeteye koy, bunu da editöre gönder halletsin, ben birazdan laptopumu açar maillerimi kontrol ederim." Havam batsın.
Klasik bir sıra bekleme günüydü işte. Yaşlı teyzeler, kalantor abiler, güzel kızlar, havalı iş kadınları, 25 Kuruş karşılığı robot misali fotokopi çeken fotokopoci adam, numaratörü kullanmayı bilmeyen ve veryansın eden yurdum insanı vs...
ilker AVCI
05 Mart 2010

Hiç yorum yok: