ÖZELEŞTİRİNİN KİME NE FAYDASI OLDU ŞİMDİ?

"Savaşta ilk kaybedilen; masumiyettir." sözüyle açıklanan, savaşın kötü yanlarını gösteren, göstermeye çalışan, 1986 yapımı, senaryosunu ve yönetmenliğini Oliver Stone'un üstlendiği bir film Platoon (Müfreze). Filmin konusu kabaca, ABD'nin 1965 yılında Vietnam'a savaş açarak oraya gönderdiği askerleri ve o askerlerin gözünden, oradaki halka yapılan eziyetleri, askerlerin arasındaki dostlukları, düşmanlıkları, keyifli anları izleyiciye yansıtması. Savaştaki bir çatışmayı, savaşın başlangıcını, nedenlerini, politik görüşleri, savaş sonrasını anlatmıyor film, sadece savaşı acemi bir erin gözünden anlatıyor.




Filmimiz, Vietnam'a helikopterle getirilen askerlerden biri olan Chris Taylor'ın (Charlie Sheen) helikopterden ineren etrafa korkak ve çekingen gözlerle bakmasıyla başlıyor. Film ilerledikçe, bu acemi ve "masum" askerin, bir takım acı tecrübeler sonunda o masumiyetini nasıl kaybettiğini ve filmin çıkış cümlesinin aslında ne kadar da iyi seçilmiş bir cümle olduğu anlaşılıyor. Arada sırada Chris'in babaannesine yazdığı mektupları iç ses olarak okumasından da, Chris'in esas düşüncelerini öğrenerek, geçirdiği dönüşüme adım adım şahit oluyoruz. Yine Chris'in bir helikoptere binip Vietnam'ı terk etmesiyle de film son buluyor zaten.

Film genel olarak özeleştiri yapmaya çalışmış bir film. ABD askerlerinin, aslında ABD halkına gösterildiği kadar kahraman olmadığını, hepsinin korkuları, hepsinin kaçışları olduğunu biraz kör gözüm parmağı şeklinde anlatıyor. Çoğu sahnede neler olabileceğini az çok tahmin edebiliyorsunuz. Sistem eleştirisi de, hani fakirlerin her zaman ezilip zenginlerin her zaman üstte olduğunun eleştirisi, artık çok bilindik bir fikir. (Askerlerin çoğu hatta neredeyse hepsi, Chris'in laflarıyla; ABD'de adı sanı duyulmamış kasabalardan gelmiş, halkları için kahramanlık yaptıklarını zanneden ama aslında harcanabilir olan fakir delikanlılar.) Zaten en uyduruk haberlerde bile görebileceğimiz bu gerçeği izleyiciye aktarmak için illa Vietnam'daki askerler mi kullanılmalıdır?

Filmde Vietnamlı sıradan halka kötü davranan "kötü" ABD askerinin, "iyi" ABD askeri tarafından da engellenmesi de yine bir klişe olarak gözüme takıldı. (Gerçi 1986 yapımı bir film için "klişe" sözü ne kadar doğrudur bilinmez.) Yani iyi ya da kötü, her şeyi biz yapıyoruz demek istemiş yönetmen. Savaşı biz başlatıyoruz, biz bitirioruz, insanlara kötü davranan askerimiz olursa da, biz onun cezasını veririz siz hiç merak etmeyin (!)

Yukarıda kısaca bahsettiğim bu iki durum, ABD halkına sunulan ABD yapımı bir filmde olunca, belki büyük alkışlar alabilir, ama dışarıdan bu duruma bakan insanlar, bu filmi pek alkışlamayacaktır. Çünkü zaten bu gerçekler, sürekli ABD'yi ve politikalarını eleştiren insanlar tarafından bilinmekte. Ayrıca bu durumu bütün siyasetçiler bilmelerine rağmen, Vietnam'dan yaklaşık 40 yıl sonra, bu sefer de Irak Savaşı ortaya çıkıyor. Değişen tek şey teknolojiler ve askerlerin kıyafetleridir herhalde. Peki kendini değiştirmeyeceksen, özeleştiri yapmanın, ya da o özeleştirinin çok sert, çok gerçekçi, çok vurucu olmasının anlamı nedir?

Peki bu filmde ne var, bu film neden bunca zamandır zaman meydan okumuş, iyi bir film? Sebebi; gayet gerçekçi çatışma sahnelerinin olması, insanların (hangi ülke vatandaşı olurlarsa olsunlar) nihayetinde insan oldukları ve haliyle de kin, korku, acımasızlık gibi negatif duyguları taşıyor olduklarının gayet güzel yansıtılması, ve elbette ABD politikasını içeriden birinin gayet sert şekilde eleştirmesi.

(NOT : Yıllarca PKK gerçeğiyle yaşamış ve sayısız şehit vermiş (hatta hala veren) bir halkı çok etkilemeyebilir bu film, ama herhalde ABD insanı çok etkilendi ki, filmin imdb'deki puanı gayet yüksek.)

ilker AVCI

20 Şubat 2010

1 yorum:

SirEvo dedi ki...

Bir türlü izleme fırsatı bulamadım bunu yav, merak da ediyorum...