Ekşi Sözlük'ten ampri kuka nikli yazarın "Sevgilisiz Yaşayabilen İnsan" başlığındaki yazısıdır:

yıl vermeyeyim de bayadır içinde bulunduğum durum. türkiye'de ilişki anlayışı birbirine diş geçirmekle ömrü azaltan bir ego savaşı. hesap verme, sürekli birbirini whatsapp'den kontrol etme, farklı zevklere saygı göstermeden sürekli kıç kıça durmaya çalışma özellikle erkekseniz sürekli her boku kıza beğendirmeye çalışma vs vs gibi angarya işlemlerden oluşuyor. sanki ilişki değil de checkpoint'leri geçtiğin bir oyun. ilk başta bundan keyif alıyorsun, daha sonra ise bunu sadece yapmak için yaptığının farkına varıyorsun.. alışkanlık gibi. bir süre sonra da tek başına yaşarken kaybolma, yalnız kalma korkusu nedeniyle devam eden birlikteliğe dönüşüyor.

istediğin kadar elit, okumuş, farklı, efsane, harika, açık fikirli gibi sıfatlar kullanabileceğin kız veya erkek bul, kapı hep aynı yere çıkıyor. kır düğünü yapmak isteyip de kardeşler düğün salonunda şekerli yapay limonataya tahammül etmek gibi. genetiğimizde var.

ee buna değecek hatun bulmak da kolay değil, özellikle de zor beğenen biriyseniz. çünkü zor beğendiğiniz hatun, herkes tarafından albenisi olan bir kız olduğundan mütevellit böyle bir kızı elde etmek istiyorsanız sizde de bir albenilik olmak zorunda. bazen bu da yeterli olmayabilir. sonuçta gönül denilen zımbırtı zaman zaman boku da seçiyor. ne yaptığını anlayabilen yok. istediğin kadar yakışıklı ol beğendiğin hatun seni beğenmeyebilir.

fazla dürüst bir omurgan varsa, ilerisini görmediğin bir ilişkiye başlamak da kopya çektiğinde aldığın nottan vicdan azabı çekmekle eş değer. belki karşındaki seni bırakmak istemiyor ama sen sırf ilişki yaşamak için sonu olmadığını bildiğin bir şeye başlıyorsun. adil mi ? - değil. gerçi dünyanın düzeni böyle ama dediğim gibi vicdani merkezin seni ele geçiriyorsa bunu da karşıdaki kıza veya erkeğe yapmak istemiyorsun.

başka önemli hususlardan biri ise korku. ilişki yaşama korkusu. uzun yıllar geçmiş, seni düşünen, seni sıkıştıran, senden cevap bekleyen, senin söylediklerini önemseyen veya önemsemiş gibi yapan insan olmamış etrafında. yalnızlığa alışmış ve bir yandan da bunu sevmeye başlamışsın. karşı taraftan gelen bu reaksiyonlar seni korkutuyor adeta kontrada kalıyorsun. bir ilişkide bu reaksiyonlar normal olsa da senin bünyene aşırı dozmuş gibi etki yapıyor adeta sudan zehirlenmek gibi. aslında %100 doğal, olması gerektiği gibi ama senin unuttuğun ve rafa kaldırdığın duygular. boğulmaktan korkuyorsun.

yalnızlığı seçen insanlar ya kendilerini beğenmediklerinden (kilo, dış görünüş vb), ya yalnızlığa alıştıklarından, ya zor beğendiklerinden sevgilisiz yaşamayı tercih ederler. bu bazen insanın kendince karar kıldığı bir seçimdir, bazen de şartlar gereği vermek zorunda kaldığı bir tercih. eğer yalnız kalmaya alışamıyor ve sorunlarınızı yardımsız çözemiyorsanız kişiyi epey de zorlayabilen bir süreçtir. alıştıktan sonra ise geri dönülmesi zor bir yoldur lakin doğru hatunu veya kadınlar için erkeği bulana kadar. birinin sizi gelip fabrika ayarlarına döndürmesini beklemek her ne kadar ürkütücü olsa da umut her zaman fakirin ekmeği.

Hiç yorum yok: